Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

23 Nisan 2013 Salı

EGEMENLİK KALBİMİZDE NE KADAR VAR?

Ne kadar egemeniz?Egemenliği ne kadar benimsedik?
Egemen miyiz? Çocuklarımıza,eşimize,çevremize karşı ne kadar egemeniz ,daha doğrusu onların egemen olmasına ne kadar razıyız?Ya da egemen olabilmesinin önünü açabiliyor muyuz?Ya da hep beraber egemen miyiz?
Çocuklarımız ya da çocukken bizler,egemenliği, yaşamımızda ne kadar hissettik ya da bize ne kadar hissettirildi....
Egemenlik bizim her 23 Nisan resmen kutlamamızın ötesinde ne ifade ediyor?29 ekim ya da 19 Mayıs'ta bayramımız elden gidiyor diye bağırdık, çağırdık,kızdık,Cumhuriyet elden gidiyor, dedik,tamam da; Bayramlar elimizde iken ne yapıyoruz.?
Çocuklarımızı elinden tutup resmi törenden sonra bir eğlenceye ,etkinliğe götürebiliyor muyuz? Ya da hayatımızda ekstra konuları ; bu günde bayramlaştırabiliyor muyuz?Coşkuyla kutlayabiliyor muyuz?Kutlamamız için,sahiplenmemiz için illa elimizden alınması lazım?
Ya da biz büyürken ne kadar egemen bir ruhla yetiştirildik? Yoksa hayat boyu hep boyun mu eğdik?Eğdirildik?Ya da güç sahibi olunca da boyun eğdiren mi olduk?
Her  yetişkin ,olgun ya da yetişkin ve olgun dediğimiz insanların davranışları; çocuklukta sosyal  ve psikolojik şifreleri olarak ruhumuza daha  çocukken yerleşmedi mi?Ruhumuz daha çocukken mi büküldü?
Çevremize bakalım; dindar ,dinsiz,ateist,sosyalist,kapitalist hangi sınıfta olursa olsun,güç sahibi olunca birlikte yaşadığı çalıştığı insanların egemenliğini kısıtlayıcı davranışlar sergilemiyor mu?
Mesela iş yaşamında hangi sınıf olursa olsun; çalışanların ücretlerini sağlıklı devlete bildiriyor mu?Ya da devletten kaçırmak ve kaçınmak için ortak hareket etmiyorlar mı? Ya da hakkı olmayan gelirleri bile hakkı varmış noktasına getirmek için bin bir dalavere yapmıyorlar mı?
Ya aydınlarımız siyasetçilerimiz ne kadar egemen? Geldikleri makamda ,sahip oldukları gücü ne kadar çevresinin egemen olması için kullanıyor?Hangi inanç görüş,sistem sınıf olursa olsun?
Peki egemenliğini kısıtladığımız ya da egemenliği kısıtlanmış,bastırılmış, çevremizdeki her insanın; sahip olduğu bir ailesi, çocuğu yok mu?Böyle  insanlardan oluşan toplumun çocukları ne kadar öz güvenli,bağımsız ruhlu,kendi iradesinin fakında egem olabilir,Kendilerini ifade edecek cesaretleri kırılmamış mıdır?
Bu nasıl samimiyettir?Çocukların bayramı diye göstermelik, resmi,çocukları şekil duvarlarına hapsettiğimiz bir bayramla ne kadar egemen olabiliriz,bayramı sevdirebiliriz?Bayram yapabiliriz?
Egemenlik kalbimizde ve benliğimizde,ruhumuzda ne kadar var? Yaşamımıza ne kadar yansıtıyoruz?
böyle bir toplumda yetişen çocuklar, hür iradeli bağımsız düşünceli,kaşif,bilimde önder sanatta derin,
ekonomide güç nasıl olabilir?
Modern olduğunu iddia eden bir toplum  olarak bu soruları samimiyetle yanıtlayabilecek olanımız kaç kişi?
Ne dersiniz Kendimizi bir sorgulasak?Kendimiz olabiliyor muyuz?Kendisi olabilmiş  çocuklar yetiştirebiliyor muyuz?Cüz-i iradesini kullanabilen bireylerden oluşan toplum inşaa edebiliyor muyuz?
Kula kul muyuz?Bağımsız mıyız, hür irademiz ne kadar? Yoksa ihtiyaçlarımız, yem olarak kullanıp  bizi balık gibi avlıyorlar mı?Biz birilerinin fedaisi miyiz?
Kendimizi kontrol edersek kul mu istiyoruz ,fedai mi istiyoruz çevremizde?Ya da kula kul,kula fedai olmak kolayımıza mı geliyor?
Böyle bir toplum çocuklarını ve geleceğini ne derece düşünür? Gerçekten biz çocukların bayramını coşkuyla kutluyor muyuz?..............
Bayramınız kutlu olsun!!!!!!!!!!!Bunu kaç kişi içine sindirerek kutlayabilir