Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

19 Eylül 2010 Pazar

ANKARA'M

Kalıplaşmış armonilerin son noktası

Özgürlük şarkısının başlangıcı.

Bir sesin bütün tınıları

Bir rengin derin tonlamalarından,

Rengarenk gökkuşağına giden yol.

Karanlıktan aydınlığa,

Memleketimin bütün boyutları.

Her görüşün bağnazlığını

Her düşüncenin,

Her inancın,

Geri kalmışlığının,

Perdelendiği

Ankara'm

Hayatımızı yırtan etkinlikler.

Ruhumu şekillendiren

Gençliğimin meyveye tutuğu

Platonik derinliklerimden

Gerçek zirvelerin,eteklerine

Delikanlılığımın son rüzgarlarından

Sakin  engin denizlere

Yelkenimin  rüzgarla  dolduğu

Ankara'm

Dümenim elimde

Hayatımın yelkenlisi

Okyanusların havarisi

Özgürlüğün deniz feneri

Bütün limanların  güven kaynağı

Ankara'm

1 Eylül 2010 Çarşamba

MUHABBETİ DEMLEMEK

Ne o öyle?Herşey bitmiş gibi
Nerde kaldı Akdeniz dalgalarına benzeyen ruhun
Atın yelelerinin kıskandığı
Rüzgarda uçuşan düşüncelerin
Bir poyraz gibi
Cana yürüyen ayakların,
Bir çınar kökü misali
Ölümsüzlüğe tutunmuş inancın ?
Bir kum fırtınası mı?
Seni saklayacak yaşamdan
Çalı çırpı mı örtecek
Güneş balçıkla sıvanmaz
Tenekeyi parlatsan bir dirhem altın eder mi?
Altını çamura atsan değerin kaybeder mi?
Boşuna mı ? söyledi Barış Manço
Yıllar yılı bu şarkıyı.
Ocağı karıştırmak gerek
Şöyle sopayı sallayacan ocağa
Yeniden alevlenecek;Kömür kıpkırmızı
Dalga köpük köpük bembeyaz
Rüzgar,şarkı söylüyor......
Çam dallarının arasında.
Beden yaşlanırken
Ruh gençleşmekte
Sukunet zamanı
Yılların üflediği ney,
Can olmakta bedende
Yanan kalb üzerinde
Muhabbet demlenmekte.