Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

26 Mart 2012 Pazartesi

YEŞİLOVACIK'IN ALBATROS'U

Mevsim kış,Aralık ayında bir kış günü;hava bulutlu, hem ne bulut. Sevincer ve Hayvan kayası eteklerinde simsiyah yağmur bulutları toplanmış,yağma talimatını bekliyor.Deniz yüzünü ekşitmiş.Hava on dört derece,sahil havası ,esiyor,nem ile birlikte insanların iliklerine işliyor,soğuk..Hava sinsi insanı çarpıyor.Böyle bir günün akşamında Kaptanla muhabbet etmek üzere evine konuk etti beni.


Münevver demli bir çay yaptı.Çay balıkçının evde.kahvede ve denizde ,içini ısıtan en yakın dostu.Kaptanla denizi konuştuk.Hayatının aşkını yüreğini dolduran zenginliği konuştuk.Gubul İbrahi mi’i,Gubul Ahmet’i ,Çolak Mehmet’i,Cort Mustafa’yı konuştuk.Denizin ısıtan,üşütmeyen soğunu konuştuk.Dalgayla,lodosla,lacivert derinlikler,beyaz köpüklerle, senkronize olmuşhayatını,kalbini konuştuk.En hasta halinde bile yaşama olan sonsuz bağlılığını,yokluğun içerisinde var olan zenginliği konuştuk.

Balıkçılığı; miçoluktan, kürekli gemilere,sonra da motorlu sandallarda kaptan olarak devam etmiş,kaptanın.Kürek,önceleri motoru sevk eden güçken son zamanlarda sadece ağ koyarken,yanaşırken kullanılırdı..Iskarmazdon,küregin suya giriş ve çıkış sesi ,o kadar yorgunluğunu anında alırdı.Hele suyun içine küreği daldırdığında yakamozlar,küreği ayrı gösterirdi.Suyun sesi, gece yalnızlık ve kendisi .İnsanın kendine konsantre olduğu anlar.Öyle diyor kaptan.En güzel hayal yekeyi tutarken kurulurdu.Bunda yakomozların karanlıkta,denizle yapmış olduğu,cilveyi e unutmamak lazım.Ay ışığı yokken yakamozlar vardı.

Kendi sandalını yapan, tamir eden, macununu atan, kalafat yapan boyayan balıkçılar.Ağ tamiri ,yeni ağı yapabilen bir kaptan.Barakadi ustası.Düğüm çözmeyi,ilmek ilmek sabrı,serin kanlılığı  yaşantısının ayrıntılarında saklı.son zamanlara kadar kazanç kapısı olarak ağ yapımı ve tamirini devam ettirmişti evinin bir köşesinde.Eski Hacıbekir amcanın hahvesinde,ya da dükkanında balıkçılar ağ yapardı.Onları seyretmek çok eğlenceliydi benim için.Ali abiyle muhabbetimiz oralara dayanır.

Hani balık demiş ya;beni yiyen doymasın,beni tutan onmasın,işte o kadar meşakkate rağmen,kaptan durumu hiç iyi olmamış.Çocukluğumun en düzenli sistemli çalışan balıkçılarından biri.Yedi metrelik lombardini,ipli motorunun sesini hepimiz biliri bütün köy bilir.Taaa Ovacığın içine liman yapılıncaya kadar.Kapatan da barınak isterken bu kadar istememişti. Barınak Lodosu kesecekti,poyrazı kesecekti.Gecenin bir yarısında patlayan denizden kaçmak için; sahile koşmasındı insanlar bu yeterdi.Ama gün geldi kaptan yaşlılığında tam da denizi seyredecek iken,barınak denizle arasında engeldi.Dalgasını,meltemini kesiyordu;hem de denizini kirletmişti.. Bu gelişmeler onu rencide etmişti.

Kaptan üzülüyordu eskisi gibi denize gidemiyordu. Bir gün hediye ettiğim deniz fotoğrafı bile ona çok gelmiş duygulanmış heyecanlanmıştı.Dalgalar şiirinde yeniden yaşamıştı bir ömrü,Fırtınayı süt liman denizi,sandalda uymanın keyfini.Uyurken şıp şıp diye vururdu sesi denizin sesi ninni gibi baştan.Dalga ile kumsalın aşkını.En güzel müzikten daha güzeldi onun için.Hele yıldızlara bakarak uyumak en büyük ekrandı onun için.Onu okyanuslar ötesine alıp götürecek kadar.Her sabah penecersinden yeni ufuklar çiziyordu denize bakarak.meltemin getirdiği ,yeni hayallerle .

Hayalleri çok büyüktü, bütün yoksulluğuna rağmen sıkıntıya rağmen toplumun en ümitli insanıydı. Belki de sandalına Albatros derken , Okyanusların en uzun kanatlı kuşlarıyla, Ovacığı da gezdiriyordu kendisi ile birlikte ötelere .Kendi çıkmamıştı akvaryumdan ama kendisini seyredebiliyodu,Albatrosun gözünden,çok şeyler yapılmalıydı.İnsanlık tüetirken,tükeniyordu.Hırslar dostluğu paylaşımı,sevgiyi bir kenera itmişti.
O yine de bunlardan şikayet yerine çözümün peşindeydi.Hep bir sorusu vadı çözülmesi gereken.Hekesin de bir sorusu olmalıydı.Ancak o zaman güglmekten,modern kölelikten kurtulabilirdik.

Hatalarım var diyordu,ama hatasız bir yaşamın doğru bir yaşamın kurulması için hep bir arayış içerisindeydi.Hep memleketini değiştirecek dünya ,dünya beldesi yapacak düşünceleri vardı..Ah diyordu ah ,keşke kapıları aralayacak arkadaşları gelebilseydi.En büyük dileği idi.Hatalarını başkası yapmasındı .Gelişme memleketinin de hakkıydı ve olabilirdi.Neden olmasındı; gelişmiş beldelerden daha çok imkan vardı.

Kaptan ,yerel filozof bilge bir İnsandı. Muhakemesi çok güçlüydü. Analiz yeteneği derin bir mantığa dayanırdı. İsabetli karalarını,herkes merak ederdi.Öngörüsü isabetli olmuştu.Aslında ilk okul mezunuydu.Ama yaşam,çile,arayış ve denizciliğin özgür yaşam arzusu,ilmek ilmek dukuduğu ağa konsantre olurken alıp götüren hayaller bambaşka bir bakış açısını geliştirmişti onda.İyi bir dinleyiciydi;bu özelliğinde payı azımsanamaz.En azından her muhabbetimizde anlaşıldığımı hissediyordum…Belki öğretim görmemişti ama yaşamın içinde iyi bir öğrenci olmuştu.Belki imkanı olsaydı yaşamında neler olurdu.Bedeni memleketi aşamasa da hayalleri albatrosun kanatlarında,okyanusları dolaşıyordu,dağları seyrediyordu albatrosun gözlerinden..

Dostluğumun kalbinde hep var olacak.
Ömer Bilici'nin Kalenderi olarak hep var olacak..