Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

27 Ekim 2010 Çarşamba

TAŞUCU

Taşucu,dün güzeldi,

Bugün de, güzel.

Yaşayanlar ve yaşadıkları ile,

Deniz ve denizkızı ...

Sevgilililer ve sevgileri ile,

İskeleye yanaşan,yelkenlileri,

İskeleden,yelken açan mavnaları ile,

Yaşanan ve yarım kalmış aşkları ile,

Mehtapta kumsala uzanan,

Hurma ağacının sülieti ile,

Kumsalda, dalgaların sesi eşliğinde,

Hayallerine dokunduğumuz omuzlar,

Yarın da, güzel olacak.

O gün geldiğinde;

Nerde....... o eski Taşucu?..... derken!

Bu gün yaşadıklarımızı, ya da

Yaşayamadıklarımızı,kast edeceğiz.

5 Ekim 2010 Salı

PENCERELER

Bir ömür boyu tek pencereden etrafını seyredenler; ya haiphanede yatanlar ya da hasta olup yerinden kımıldayamayanlardır her halde.Bu durum insanı kendisine yönelterek kendi hakkında muhasebe, muhakeme yaparak,tefekkür ederek ,hayatını  yeniden yeniden değerlendirmesini sağlasa da belli bir yerden  sonra bu içe yönelik pencere de tekleşecek aynılaşacak.İçerisinde bulunduğu konum kişiye göre; sosyal kültürel ,psikolojik,ruhsal durumunun kuvvetine göre kişiyi sıkacak, dayanılmaz hale getirecek ya da kendisi içerisindeki bu yolculuk yeni pencerelerle  farklı boyutlara ya da yaşamalara yönelecek.

Hayatımızın içerisinde de her baktığmız pencere bize yaşamın değişik manzaralarının farkına varmamızı, farklı hayallere duygulara ve düşünce iklimlerine dalmamızı sağlayacak, hayatımızı farklı boyutlarda yaşamamızı ve farklı algılar geliştirmemizi sağlayacak.Nasıl ki aynı pencere farklı iklimlerde ,zamanlarda ,yağmur rüzgar,mehtap güneşin doğuşu batışı ,gece her biri farklı anlamlar ifade edeceklerse; pencerelerin farklı mekanda olması da; karlı bir  dağ başı ,deniz kenarı ,bir tepe,bozkır ,göl kenarı,ormanın içi,yol kenarı ,boğaz,demir yolu kenarı.Bakan kişiye sıradışı bakış açıları kazandıracak, derin hazlar aldıracaktır.Düşünce boyutu  derinleşecek hayali genişleyecek  ve hayatı  daha analitik  olarak  kıitik yapacaktır.Yeni yollara çıkma arzusu doğacak, bilinmeyene yelken açma cesaretimiz artacaktır.

Pencereler aslında biraz daha yakından bakarsak sadece evin penceresi,okulun peneceresi,hapisdane hastane ya da bir sarayın penceresi gibi somut nesnelerin ötesinde  yalnız bakılan seyredilen değil seyredenin  daha çok anlamlandırdığı bakış açısı olarak da ifade edebileceğimiz derinliklerdir de. Bakış açısı ıolarak pencereler ; bazen insanda düşünce olarak bazen,bir binada güzel bir pencere olarak,  ya da bir kurumda topluma yeni boyutlar kazandıran  okullar ,tiaytrolar,sinema,sanat atölyeleri ya da bilge bir insanın fakirhanesi gibidir de.Bazen bir gazete, bazen sanat eseri ya da kitabından seslenen yazarın fikirleri, müziğin evrensel nağmeleri, bir bebeğin doğumunda anne baba ve çevresindekiler e kazandırdığı kimlikler.Ya da depremler, savaşlar kinler hastalıklar kaybedişler ayrılıklar nefretlerdir de..

Pencere sadece farkında olduğumuz değil farkında olmadığımız,yanımızdan geçen bir karıncanın çabası,kıtalararası seyahat eden  turnaların hayranlık uyandıran yolculuğudur.Belki bir meltemin ruhumuza üflediği mutluluk ya da batan güneşin bizi fırçamıza doğru yürüten ,tuvalimizin başına geçiren hayalimizin renklerine anlamlar yükleyen derin uyarıcılardır. Ya mehtabın kucağında aradığımız aşk ona benzettiğimiz sevgiliye açılan pencere, ya da yağmur damlalarında yüreyen çift olan hayranlığımız , ya da o kayadan bu kayaya atlayan ceylanın bizi çoşturan panik çevkliği ya da atın asil yürüyüşünün bizdeki uyandırdığı dostluk ve sadakat panceresinin kalmimizden dökülen hüzünlü çoşkuşlu ayrılık kokan şiirleri.

Bazen de pencerelerden derlediğimiz damıttığımı duygularımız düşüncelerimiz,hayallerimizle ortaya konan eserlele ,davranışlarla devinimlerle, yaşamlarla,örneklerle, sevmelerle nefretlerle, istkrar sabır ,  aşklarla, adalet, hak karşısındaki duruşlarla,her şeye ragmen dedirtecek sabırlarla, Hiç bir şey yokmuş gibi görünen bir manazaradan hayat kurtaracak ,çağlara yön verecek düşünce ve ifadelerle, medeniyet okyanusundaki makamı ile ,kavrayışları ile, başkalarının hayatında pencere oluvermek. Pencereye ihtiyaç varken pencere olmak  olabilmek.

İster pencere olalım istersek pencerelerin peşinde olalım.İstersek bütün bunların içersinde içimize bakan pencereyi bulalım.Ne kadar penecere varsa hayatımızda, ne kadar pencere keşfedebiliyorsak, ne kadar hayatta pencere olabiliyorsak  ve bütün bu pencerelerden kendmizi bulabiliyorsak o kadar çok bakış açımız var demek.Ve o kadar boyutta hayatı ilşkileri algılayabiliyoruz demek.O kadar hayatımızın her noktasını etkileyebil,iyoruz demek.Bize verilen cüzzi irademizi o kadar etkili kullanabiliyoruz demek. Belki de insan olmayı başarmak  insanca yaşamak demek.Ve hayatı insanca yaşanışlabilir kılınmasına birey olarak katlılıyoruz demek.Bunu tersi kabahati hep birilerine , birşeylere yükleyerek yaşamdan kaçmak demek.Hayatı başkalarının pencersinden yaşamak ise faciaların en şiddetlisi.Alışkanlıklarından kurtulamamak ya da onları geliştirememk. Yeni alışkanlıklar yeni hayaller üretememek.Fikir sahibi düşünce sahibi olamamak.Penceresiz bir dünyada yaşama ma onun farkında olamamak demek.

Pencere belkide yaşamımızı derinleştirirken, kendimiz olabilmek.Aydınlanırken aydınlatabilmek keşfederken keşfedilmek.
Yaşam içersinde demlemiş olduğumuz duygu düşünce ,fikir ,ve üretebildiğimiz herşeyi sadece an'daki pencereler içerisinden ezele ve ebede bakabimek, yaşam zinzirinde bir halka olarak yer alma demek.